Bizleri bilime ve sanata yönelten güçlü dürtülerden biri de, gündelik hayatın acı verici kabalığından, sıkıcı monotonluğundan ve sürekli değişen kişisel istekler zincirinden kaçma isteğidir.
Yaşayabileceğimiz en güzel deneyimi henüz bilmiyoruz. Gizem, gerçek sanatın ve gerçek bilimin beşiğindeki esas duygudur. Bunun farkına varamayan kişi, merak edemez, şaşıramaz, ölüden bir farkı yoktur, gözlerinin önüne de bir perde inmiştir.